İlk önce şöyle başlamak istiyorum cümlelerime. Evlilikte iki kaynak vardır ilişkiyi besleyen. Bunlar etkileşim ve cinselliktir. Bu iki kaynak birbirine bağlıdır. Biri işlevini yitirirse diğeri de işlevini yitirmeye başlar. İlişki yavaş yavaş yok olmaya başlar. İletişim kopuklukları, hayal kırıklıkları yaşanmaya başlar. İlgi kaybıyla birlikte farkında olunmasa bile duygusal boşanmalar gerçekleşiyor. Aşkla başlayan evlilikler en uzun ömürlü evlilikler olmaya aday fakat hayal kırıklıkları ile beraber çok çabukta tükenebilir. Görücü usulü evlilikler ise aşk evlilikleri kadar güçlü ve sağlıklı olabiliyor. Hatta daha uzun süreli olabiliyor. Ailenin, çevrenin tepkisinin çok önemli olduğu bu evliliklerde mutsuz olunsa bile boşanma ile sonuçlanmayabiliyor. Çünkü geri ailenin evine dönülmek istenmiyor, kendi konfor alanlarını terk etmek istemiyorlar ve bu evliliği ne olursa olsun sürdürüyorlar.
Eşlerin Evlilik Hayatlarının Çekilmez Olmaması İçin Bazı Tavsiyeler
Eşlerin evlilik hayatlarının çekilmez olmaması için yapmaları gereken bazı tavsiyeler vardır. Eşlerinize anneleri gibi davranmayın. Çünkü erkek birey bir süre sonra sizi tamamen anne konumuna koyacak ve karı koca ilişkisi zarar görecektir. Hatta cinsel hayatın bitimi ile bile sonuçlanabilmektedir. En önemli bir diğer tavsiye ise şudur; ‘ Aile ile vedalaşma’. Çiftler gerçekten ailelerine evlenirken ‘’ hoşça kal anne hoşça kal baba ben evleniyorum’’ demeliler. Bunu gerçek anlamıyla söylemeli ve yaşamalıdırlar. Sonuçta artık yeni bir yuva ve kendi ailelerini kuruyorlar ve burada ne yaşarlarsa yaşasınlar kimseye müdahale ettirmemelidirler. İlişkilerin bir sınırı olmalı. İnsanlara evinizle, eşinizle ilgili konuşacakları şeylere sınır koymalısınız hatta konuşturmamalısınız. Hayır diyebilmeyi bilmelisiniz. Sınırları olmayan evlilikler korumasız ve müdahaleye açıktır. İlişki, evlilik iki kişi arasında yaşanan ve bunu sağlamlaştırdıktan sonra –ki bu süreç en az 6 ay- çocuğun davet edilmesi ile süren, büyüyen bir aile olma yoludur. Evliliğinizde de kendi özel alanlarınız olsun kendi konfor alanınız ve eşinizin de kendi konfor alanı olsun ve bu alana sürekli müdahale etmeyin. İlişkiyi çekilmez hale getirmeyin. Aynı evin içinde de farklı şeyler yapabilmeyi, zaman geçirebilmeyi başarabilmelisiniz. Yeri geldiğinde de beraber bir şeyler yapın ve bundan keyif almayı bilin. Eşinize onu sevdiğinizi sürekli dile getirin. Bir problem varsa bile sevgi iyileştirir, yumuşatır. Sevmek ona yardımcı olmak eşinizi şımartmaz aksine çok mutlu eder ve bütün yorgunluğunu alır. Birçok erkek eşlerinin şımaracağını düşünüp onları sevgi, şefkat, destek ve ilgiden mahrum bırakıyor. Aynı şekilde de kadınlar eşi ve geldiğinde günün nasıl geçti, aç mısın, bir şeye ihtiyacın var mı? gibi güzel bir karşılama yerine bıkmış bir surat ifadesiyle karşılıyorlar.
Partnerinizi, Eşinizi Mutlu Etmek
Partnerinizi, eşinizi mutlu ederseniz mutlu bir evlilik yaşarsınız. Karşılıklı anlayış, hoşgörü, sevgi bunlar çok mühim. Huzurlu bir evde büyüyen çocuklar emin olun psikolojik ve ruhsal birçok doyumu karşılamış mutlu bireyler olarak karşımıza çıkacaktır. Eşler birbirini tamamlayıcı olmalı bir olabilmelidirler. Birbirlerinin düşüncelerine destek verip sürekli fikir alışverişinde ve etkileşimde olmalıdır. Hatta çocukları hakkında da tutarlı olmalıdırlar. Anne evet derken baba hayır, baba evet derken anne hayır dememeli. Çocuk yetiştirme noktasında da tutarlı birer ebeveyn olmalıdırlar. Bir başka konu ise evlilik ilişkilerinde cinsel ilişki ile ceza vermek. Bu iki taraf içinde kesinlikle yapılmaması gereken bir konudur. Çünkü kolaylıkla çözümlenebilecek konuları bile kördüğüm haline getirebilir. Birbirinize dargın olsanız, sürekli tartışıyor olsanız bile birbirinize dokunun. Dokunmanın ve temas etmenin adeta mucizevi bir etkisi vardır. Bazen tek kelime bile söylemeden sarıldığımızda gerginlik yavaş yavaş azalmaya başlar. Cinsellikle ceza vermeyin! Kendinizden mahrum ederek terbiye etmeye çalışmayın. İlişkiniz için yapacağınız en kötü şeydir. Çünkü bir kere mesafeler açılınca sonradan toparlamak neredeyse imkansızdır. Çünkü bir kere temas etmeyi hırsa dönüştürüp uzaklaşmaya başlayınca ilişkide sorunlar kartopu gibi çoğalmaya başlayabilir. Bu nedenle kırgın olsanız bile dokunmaya çalışın. Çünkü dokunmanın iyileştirici ve şifa verici bir gücü vardır. Bir diğer önemli konu ise konuşup anlaşabilmektir. Yani bir problemi ya tartışma konusunu bir kenara bırakıp konuşarak çözümleyebilmektir. Karşısındaki partnerinin düşüncesini önemseyerek bir sonuca varmalılar. Her zaman birbirinizi olduğunuz gibi kabul etmelisiniz. Bir bireyi değiştirmeye çalışmak yapılmaması gereken bir davranıştır. Olduğu gibi kabul edin. Unutmayın ki kimse değişmez. Sadece hoşlanmadığınız davranışları birbirinize dile getirin ve bu konuyu da konuşarak çözün. Yapıcı ve anlayışlı olarak ilişkinizi daha da sağlamlaştırabilirsiniz.
PSİKOLOG ESMANUR TAŞKIN